İletişim

İletişim için 2 cevap

1. Engin Dikkulak der ki:

   21 Mayıs 2013 tarihinde, saat 12:12

   Merhaba, ben İTÜ Elektrik Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Engin Dikkulak. Yaşayan Kütüphane’yi ilk kez bir yıl önce duymuştum ve düşünce oldukça hoşuma gitmişti. İnsanların önyargılarını yok etmek için, düşüncelerini en iyi şekilde dışa vurabilecekleri bir ortam canlanmıştı gözümde. Geçen sene bir türlü fırsat bulup gelememiştim, bu seneyse sonunda gelebildim. Gelmeden önce neredeyse hiçbir düşünceye ya da bireyin seçimine karşı önyargım olmadığına emindim. Tek amacım oradaki insanlarla konuşmak ve ne gibi zorluklarla karşılaştıklarını öğrenmekti. Girişte karşılaştığım durumu kendi gözümde canlandığı şekliyle şöyle özetleyim: Çadırın girişindeki görevliler, içerideki insanların kendi düşüncesini veya yaşam tarzını benimsemiş olduğunu ve hiçkimseye göstermekten çekinmediğini bilerek, onların kişiliklerini bir yana bırakıp, kitap adı altında onları sergiliyor. Çadırın önünde sıra olmuş insanların; “Şimdi de gey görelim hadi.”, “Ben Kürt’e bakacağım şimdi.” gibi cümleler kurması da ortamı ucube sergilenen bir sirk hâline getirdi benim gözümde. Yaşayan Kütüphane fikrini her ne kadar sevmiş olsam da bu sunuş şekli beni çok rahatsız etti. Ardından içeri girdim ve karşılaştığım şey belirli bir düşünceyi savunan insanlardan çok, kendi hayatlarını ortaya seren insanlar oldu. Genellemeler olmadığından, düşünceler öznel kalmış.

   Cevapla
2. admin der ki:

   02 Ağustos 2013 tarihinde, saat 22:34

   Merhabalar;

   Öncelikle geç cevabım için özür dilerim ve ayrıca düşüncelerin için çok teşekkür ederim.

   Bu noktada belirtmem gereken bazı şeyler var; Bunlardan birincisi Yaşayan Kütüphane’nin amacı, insanların ön yargılarını yok etmek değil (zaten böyle bir şeyin çok zor olduğunu hepimiz biliyoruz.), ön yargıları hakkında farkındalık sağlamak. Yani okuyucuların beyinlerinde birer ışık yakmak.

   İkinci konu, hiçbir konuda ön yargının olmadığını düşünmen bence başlı başına bir yanılgı. İnsanların ön yargıları vardır istese de istemese de. Kişi bunun farkındaysa ve üzerine kafa patlatıyorsa olası nedenleri için bu güzel bir şey.

   Üçüncü konu; Yaşayan Kütüphanenin işleyiş biçimiyle alakalı. Yaşayan Kütüphanede kitaplarımızın hepsinin bir yaşantısı var. Biz ekip olarak Ait olduğu grubu ve o grubun fikirlerini savunan bir birey değil, o grubun bir bireyi olarak kendi yaşantılarını konuşmasını bekliyoruz. Yani kitapların 3.tekil şahıstan değil de birinci ağızdan konuşmasını bekliyoruz ve kitaplarımızı da ona göre seçiyoruz. Bu demek değil ki grubuna ait düşünceleri savunamıyor kitaplar. Aksine kitaplarımızın çoğu aktivizm içerisinde olan STK ve Oluşum mensubu insanlar.Ayrıca Kitaplarımızın başlıkları var çünkü hiçbir insanın istemediği bir kitabı zorla okumasını istemeyiz. Okuyucu kendisi kitap başlığını seçer.

   Bir diğer konu ise okuyucular. Malesef ki gelen okuyucularımızın kendi aralarındaki muhabbetlerine müdahil olamıyoruz. Bu zaten imkansız ancak kitap başlıklarımız olmadan da okuyucuları doğru kişilerle buluşturmamız çok zor oluyor.

   Son yazdıkların konusunda da tekrar belirteyim:
   Yaşayan Kütüphane tanımında şu ifade geçer; “Yaşayan Kütüphane bir magazin etkinliği, kitapların özel hayatlarının ifşa edildiği bir yer, kariyer tanıtım alanı, danışmanlık merkezi, psikoterapi merkezi, kurum tanıtım yeri, kar amacı güden bir etkinlik ve bir grubun, kültürün, vs. temsil edildiği bir alan değildir.”

   Ben tekrar yorumların için teşekkür ederim. Düşüncelerini ekibimize iletiyor olacağım. Umarım yardımcı olabilmişimdir
   İyi Günler.

   Cevapla